Roger Garaudy - Geleceğimizde İslam Var

Fransız siyasetçi ve düşünür Roger Garaudy bu eserini Müslüman olmadan bir yıl önce kaleme almış. Batılı bir siyasetci ve düşünürün henüz Hıristiyan'ken İslam'a bakış açısını yansıtması bakımından önemli bir eser.

Kitaba yazara ve esere ait bilgi verilerek başlanıyor. Sonrasında Cezayirli tarihçi Ali Merad'ın eseri takdim bölümü var.

İlk bölümde yazar rönesanstan bu yana insanlığın sadece Batı ile temsil edilmesinden yakınıyor.
Bu bölümde İslamiyet'in doğuşundan önceki Arap coğrafyası anlatılıyor.
İslam'ın kaderci bir din olarak yansıtılmasına karşı çıkıyor.
İslam'ın beş ibadetinin manalarına dair bilgi veriliyor.
İslam'da siyasi iktidar ve mülk konuları anlatılıp; İslam'ın istişareye dayalı bir siyasi düzen öngördüğü söyleniyor. Hilafetin saltanata dönüşmesinin İslam prensibine ters olduğundan bahsediliyor.
Müslümanlar'ın bugünkü geçmişe bağnazca bakışı eleşirilip 'Medine Toplumu'nun ışığında geleceğe yol alınması gerektiği dile getiriliyor.
Tevhid inancının öteki tüm iktidarları izafîleştirdiği belirtiliyor.
Yine bu bölümde Hıristiyanlık'ın geçmişteki tevhid inancına bağlı(teslisi reddeden) bazı mezhepleri hakkında bilgi veriliyor.
İslam'ın İspanya gibi fethettiği yerlerin halkını kilise baskısından kurtardığı ve inanç8 özgürlüğü sağladığı için kolaylıkla tutunabildiği anlatılıyor. Devamında ayetlerle cihad kavramı açıklanıyor.
İslam'da Hıristiyanlık'ta olduğu gibi iman sorgulaması-enginizisyon uygulamasının olmadığı dile getiriliyor.
Son olarak Emeviler ve Abbasiler çerçevesinde İslam'ın ilk yüzyılları hakkında bilgiler veriliyor.

İkinci bölümde İslam tasavvufunun Hıristiyan mistisizmiyle karıştırılmaması gerektigi belirtilip açıklamalar yapılıyor. Züht, Allah aşkı gibi konulara değiniliyor.
Aşkınlık, içkinlik, insan-ı kamil gibi bazı kavramlar açıklanıyor.
Yine bu bölümde 'hürriyet'in Batı tarafından bir mülk gibi ele alınması eleştiriliyor.

İslam Toplumu başlıklı bölümde mülk konusu ele alınıp; mülkün ne bireyin ne de devletin hakkı olmadığı, sosyal bir işleve sahip olduğu dile getiriliyor. İslam'ın devletler hukukuna katkılarından bahsediliyor.
İslam'ın kadına bakışı incelenip ayetlerle müsteşriklerin görüşleri çürütülüyor. Batıda 19. veya 20. yüzyıllarda tanınan boşanma hakkının kadına  Kur'an'da tanındığı belirtiliyor.
Vahyin her dönemin şartlarına ve ruhuna uygun bir tarzda tatbik edilmesi gerektiği iddia edilmiş. Kur'an'dan bir anayasa veya kanunname çıkarmaya çalışmanın hatalı bir yaklaşım olduğu söyleniyor. Kur'an'ın ilahi hakka dayalı bir teokrasi ve monarşiyi reddettiği belirtiliyor.
Bölümün sonunda Müslümanlar'ın millet bilincinden ümmet bilincine tekrar dönmesi gerektiği görüşü dile getiriliyor.

İslam ve bilim konusunun ele alındığı bölüme tevhid inancının din ile ilmi bütünleştirdiği söylenerek başlanıyor.
İslam ilminin ruhunu kavramakla Batı'nın bilimcilek taassubundan kurtulabileceği dile getiriliyor. Sonrasında Müslüman bilim insanlarının çalışmaları hakkında bilgiler veriliyor.
İbn Haldun'dan bahsederken Makyavelli'den iki asır önce orta koydukları anlatılıyor.
Batı'ın ortaçağa Grek-Roma kültürü ile Rönesans arasında karanlık bir çağ olarak adlandırması eleştiriliyor.
Batılı bakışın araçları amaç haline getirip insanlığı açlık ve sefalete sürüklediği anlatılıyor. Nicelik, güç ve büyüme iradesinin ve bireyciliğin iflas ettiği söyleniyor.

Felsefe ve tasavvufun işlendigi bölümde İslam filozoflarının Eski Yunan düşünürlerine bakışı ve ayrışıp birleştiği yönler açıklanıyor.
Gazali, İbn Sina, İbn Arabi, İbn Rüşd ve birçok Müslüman filozofun düşüncelerine kısaca yer veriliyor.
Yazar Malik bin Nebi'nin Fikir ve Put eserinde yaptığı gibi Robinson-Hayy karşılaştırmasıyla Doğu ile Batı'nın değer dünyalarını inceleniyor.
Bu bölümü tam olarak anlamak için Eski Yunan filozofları ve Müslüman filozoflar hakkında bilgi sahibi olunması gerekiyor.

Sonraki bölümde mimariden resime İslam estetiği anlatılıyor.

Şiir konusuna geniş bir yer ayrılıyor. İslami şiirin hedefinin bireyi Allah'ın tezahür ve tecellisinin bilincine erdirmek olduğu söyleniyor.
Eski ve modern Arap şiirinden ve Arap şiirinin Batı şiirine etkilerinden bahsediliyor.
Birçok yerde şiirlere yer veriliyor.

İslam ve Geleceğimiz başlıklı son bölüme Lamartine'nin Osmanlı'nın parçalanışına dair bir yazısıyla başlanıyor. Bu bölümde oryantalizm ve misyonerlik kavramları açıklanıyor. Oryantalistlerin Doğu'yu kendi işlerine gelecek şekilde değerlendirdikleri söyleniyor. Bunun yanında İslam'ı ve Müslümanları incelerken hakça bir bakış açısı izleyen Hegel, Goethe, Spengler gibi Batılıların da görüşlerine yer veriliyor.
Batı'nın bütün insanlığı kendi malıymış gibi gördüğü için değerlendirme ve yargılarının da bu yönde geliştiği belirtiliyor.
İslam medeniyetinin gerileyişinin Moğol İstilası ve Endülüs'ün düşmesiyle başladığı belirtilip bunda Müslümanların hukuki şekilcilik ve dogmacılıklarının da payı olduğu söyleniyor.
Yazar bu bölümde Osmanlı hakkında belki bilgisizliğinden kaynaklansa da insafsız bir değerlendirmede bulunuyor. Osmanlı'nın fikir ve eylemi dondurduğu iddia ediliyor.
Batı'nın üretim tarzı konusunda korumacı davranırken tüketim tarzını ithal etmeye çalıştığı söyleniyor. Batı tarafından İslam dünyasına teklif edilen modernizmin esasında kendi geçmişlerini Doğu'ya gelecek olarak pazarlamaktan ibaret olduğu dile getiriliyor.
Müslümanlar'ın modernizm karşısında direnmek için içlerine kapandığı ve taassup içeren bir gelenekselliğe savruldukları anlatılıyor. Devamında İslam'da dinsel entegrizme  (tutuculuk, dinsel dogma) yer olmadığı söyleniyor.  Bunla bağlantılı olarak içtihat kapısının kapatılmasının açtığı sorunlardan bahsediliyor.

Yazar bütün dinleri tek çatı altında toplama hayalinin uygulanamayacağını ve doğru bir çalışma olmadığını belirtiyor.

Eserin sonunda ise 'Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur' ilkesinin bireyi putlaştıma, milleti putlaştırma, silahlara ve bilime tapma gibi tabuları reddettiği söyleniyor.

Yazar kitabın birçok bölümünde düşüncelerini ayet ve hadislerle kuvvetlendirmiş. Çeviri anlaşılır bir şekilde yapılmış.

Batılı sosyalist bir düşünürün İslam'a bakışını yansıtması bakımından okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bernard Lewis - Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları

İsmail Lütfi Çakan - Ana Hatlarıyla Hadis

İLBER ORTAYLI - MUSTAFA KEMAL ATATÜRK