TÜRKÇÜLÜĞÜN ESASLARI - ZİYA GÖKALP
Kitap Gökalp'in kısa biyografisiyle başlıyor. Eser, Türkçülüğün Niteliği ve Türkçülüğün gündemi başlıkları altında iki kısma ayrılıyor.
İlk kısımda Türkçülüğün tanımı yapılıyor. Eski Türklerden Milli Mücadele'ye Türkçülüğün kısa tarihi anlatılıyor. Türkçülükle Turancılık arasındaki fark açıklanıyor. Tarihsel maddecilik, ulusal bilinç, kültür gibi konular ele alınıyor.
Türkçülüğün Gündemi başlığındaki ikinci kısımda ise Türkçülüğün dile, sanata, dine, ahlaka, ekonomiye, siyasete vs. nasıl yansıması gerektiği ifade ediliyor.
Türkçe'de karşılığı olan yabancı kelimelerin dilden atılması gerektiği belirtiliyor. Dini kitapların ve hutbelerin ulusal dilde olması gerektiği söyleniyor. Ahlak kısmında yurt ahlakı, meslek ahlakı, aile ahlakı gibi konular işleniyor. Eser felsefenin bilim gibi deneysel olmadığı ve haliyle ulusal olabileceği vurgusuyla sona eriyor.
Yazar eserinde genel olarak eski Türklerin özelliklerini ön plana çıkartıp gününün Türklerine model olarak eski Türkleri işaret ediyor. Osmanlı'yı birçok bölümde Türk kültürüne zarar verdiği iddiasıyla sert bir şekilde eleştiriyor. Bilim, ekonomi, hukuk ve birçok alanda Batı'yı örnek almamız gerektiğini belirtiyor.
Gökalp bu eserde yeni kurulan rejimin yol göstericiliği rolüne soyunmuş. Yeni rejim için ileriye dönük Batıcı, seküler, milliyetçi bir tablo çizmiş.
Son olarak kitabın 'Türkçülük Nedir'? başlıklı bölümünden bir cümleye yer vermek istiyorum.
"Gerçekten de atlarda soy sop aranmalıdır; çünkü bütün meziyetleri içgüdüye dayanan ve kalıtımsal olan hayvanlarda soyun büyük bir önemi vardır. İnsanlarda ise ırkın toplumsal iyi niteliklere hiçbir etkisi olmadığı için soy sop aramak doğru değildir."
İlk kısımda Türkçülüğün tanımı yapılıyor. Eski Türklerden Milli Mücadele'ye Türkçülüğün kısa tarihi anlatılıyor. Türkçülükle Turancılık arasındaki fark açıklanıyor. Tarihsel maddecilik, ulusal bilinç, kültür gibi konular ele alınıyor.
Türkçülüğün Gündemi başlığındaki ikinci kısımda ise Türkçülüğün dile, sanata, dine, ahlaka, ekonomiye, siyasete vs. nasıl yansıması gerektiği ifade ediliyor.
Türkçe'de karşılığı olan yabancı kelimelerin dilden atılması gerektiği belirtiliyor. Dini kitapların ve hutbelerin ulusal dilde olması gerektiği söyleniyor. Ahlak kısmında yurt ahlakı, meslek ahlakı, aile ahlakı gibi konular işleniyor. Eser felsefenin bilim gibi deneysel olmadığı ve haliyle ulusal olabileceği vurgusuyla sona eriyor.
Yazar eserinde genel olarak eski Türklerin özelliklerini ön plana çıkartıp gününün Türklerine model olarak eski Türkleri işaret ediyor. Osmanlı'yı birçok bölümde Türk kültürüne zarar verdiği iddiasıyla sert bir şekilde eleştiriyor. Bilim, ekonomi, hukuk ve birçok alanda Batı'yı örnek almamız gerektiğini belirtiyor.
Gökalp bu eserde yeni kurulan rejimin yol göstericiliği rolüne soyunmuş. Yeni rejim için ileriye dönük Batıcı, seküler, milliyetçi bir tablo çizmiş.
Son olarak kitabın 'Türkçülük Nedir'? başlıklı bölümünden bir cümleye yer vermek istiyorum.
"Gerçekten de atlarda soy sop aranmalıdır; çünkü bütün meziyetleri içgüdüye dayanan ve kalıtımsal olan hayvanlarda soyun büyük bir önemi vardır. İnsanlarda ise ırkın toplumsal iyi niteliklere hiçbir etkisi olmadığı için soy sop aramak doğru değildir."
Yorumlar
Yorum Gönder