Edward Said - Kültür ve Direniş

Elimizdeki çalışmada Amerikalı gazeteci David Barsamian'ın ömrünü Filistin davasına adamış olan Filistinli bir Hıristiyan Edward Said'le 1999'la 2003 yılları arasında yaptığı 6 röportaja yer veriliyor.

Kitap Barsamian'ın kısa bir sunuşuyla başlıyor. Edward Saidl'le ilgili kısaca bilgi verdikten sonra ilk röportaja geçiliyor.
İlk röportajda Edward Said'in Filistin sorunu için öne sürdüğü Araplar'ın ve Yahudiler'in birlikte yaşadığı tek devletli çözümden bahsediliyor. Said her iki tarafta da özellikle sekülerlerin bu çözüme sıcak baktığını söylüyor. Gelecekte İsrail'deki Arap nüfusun Yahudi nüfusu geçmesiyle mevcut durumun sürdürülemez hal alacağını dile getiriyor.
Bu bölümde Arap toplumuyla ilgili eleştirilere de yer veriliyor. Said Arapları hemen her konuda kolaya kaçmakla suçluyor. Arap toplumlarında demokrasinin olmamasında emperyalistlerin, yozlaşmış rejimlerin payı olduğu kadar entelektüellerin de payının olduğunu ifade ediyor.
İsrailliler'i Holokost'tan kaçan sonrasında ise başka bir halkın sırtına basarak yaşayan bir halk olarak niteliyor. İsrail'in Amerika'dan aldığı sınırsız desteğin sürdürülemez olduğu; yüksek teknolojili silahların da İsrail'i koruyamayacağı belirtiliyor. Dört bir yanı Araplar'la çevrili olan İsrail'in var olmaya devam etmesinin Araplar'la ve Müslümanlar'la eşitlik dostluk içinde yaşamakla mümkün olduğu dile getiriliyor.

İkincı röportajda 2000'de başlayan İkinci İntifada konusu işleniyor. Said burada terörizme bakışıyla ilgili açıklamalar yapıyor. Terörizmin ezilen Filistinliler'in silahı haline geldiğini belirtiyor.
Bu bölümde 1948'de başlayan işgal hakkında bilgiler veriliyor. İşgalin ulaştığı boyutlar ve Filistinliler'in haklı mücadelesi ele alınıyor. Amerikan siyasetindeki İsrail etkisi konuşuluyor.
Bu bölümde Bernard Lewis gibi Batılı oryantalistlere Filistin konusundaki taraflı duruşları nedeniyle tepki gösteriliyor.
İsrail'in Holokost'u ve anti-semitizm kavramını kullanarak süreki masum bir devlet olarak öne çıkarıldığı; yaptığı işgalin haklı gösterildiği dile getiriliyor. Nazi soykırımından kaçıp Filistine yerleşen İsrailliler'in işgali anlatılırken Filistinliler için 'kurbanların kurbanı' ifadesi kullanılıyor.
Bu bölümünde devamında Filistin'deki İslami direniş hareketleri inceleniyor. Said Araplar için İslam'ın İsrail ve Abd saldırılarına karşı savunulacak son kale olduğunu ifade ediyor. İslam'ın Araplar için bir direniş sembolü olduğunu söylüyor.

Sonraki röportajda yine Amerikan siyasetinde Filistin meselesinin nasıl ele alındığı inceleniyor. Bush yönetiminin koşulsuz şartsız İsrail politikalarını desteklemesi eleştiriliyor. Amerikan siyasetinde ve medyasında etkili olamayan Araplar'ın İsrail ve Amerikan halkları üzerinde çalışma yaparak kamuoyu oluşturması gerektiği söyleniyor. Böylelikle yönetime ve hakim güçlere karşı sivil toplum yoluyla bir dengeleme unsuru kazanılabileceğini düşünüyor.
Amerikan medyasının ve üniversitelerinin tek taraflı tutumu sert bir şekilde eleştiriliyor.
Amerika'nın terörizmi bahane ederek hegemonyasını genişlettiği; çıkarlarını hedef alan her türlü tehditi terörizm diye damgaladığı ifade ediliyor. Kendisine baş eğmeyen Irak, İran gibi ülkeleri işgaline kılıf bulmak için terorist devlet diye nitelediğini belirtiyor.

Sonraki bölümde 11 Eylül saldırıları üzerinde terörizm konuşuluyor. Abd'nin terör örgütlerine karşı iki yüzlü tavrı Afganistan örneğiyle anlatılıyor. Abd'nin Sovyet işgaline karşı El-Kaide'yi desteklediği söyleniyor. Yine İran'la savaşırken Saddam'ı destekleyen Abd'nin Kuveyt söz konusu olunca takındığı tavır hatırlatılıyor.
Terörizmin anti-amerikancılıkla eş anlamlı duruma geldiği, Abd'ye karşı eleştirel bir tutum takınmanın terörizm kapsamına sokulduğu ifade ediliyor.

Beşinci röportajda İsrail vatandaşı Filistinliler'in problemlerinden bahsedilerek başlanıyor.
Daha sonra Abd'nin Irak'ı işgal planı değerlendiriliyor. Abd'nin Ortadoğu politikasının İsrail'in güvenliğini korumaya dayalı olduğu söyleniyor. Abd'nin hukuku tanımayan bir ülke haline geldiği söyleniyor.
Batı'nın Müslümanlar'a toptancı bakışı eleştiriliyor.
Yine bu bölümde Holokost'tan bahsediliyor. Said Yahudiler'in yaşadığı felaketin bedelini neden felaketin sorumluları Avrupa'nın değil de Filistinliler'in ödediğini sorguluyor.
Abd'nin İsrail'i ebediyen destekleyemeyeceğini, BM kararlarını sonsuza kadar çiğmeyemeyeceklerini ve bir gün tarih önünde hesap vereceklerini ifade ediyor.
Bu bölümün sonunda Hıristiyan sağındaki bazı radikal gruplarin İsrail işgalini destekleme nedenlerini açıklıyor.

Son röportajda direniş hareketlerinde kültürün rolüne değiniliyor. Siyasal kimlik saldırıya uğradığında kültürün direnişin aracı haline geldiği vurgulanıyor.
Ortadoğu'nun kültürel tarihi hakkında özet bilgiler veriliyor. Anti-semitizm kavramı açıklanıyor.
Emperyalizmin en büyük avantajının karşısında örgütlü bir gücün olmaması olduğu söyleniyor.

Kitabın sonunda 1948'le başlayan İsrail işgalinin Filistin coğrafyasındaki yarattığı değişim haritalarla belgeleniyor.

Kitap röportajlardan oluştuğu için konular sistematik bir şekilde işlenmiyor. Sorulan soru üzerine verilen cevap bağlamından kopabiliyor.

Edward Said Filistin meselesine azımsanmayacak bir topluluk olan Filistinli Araplar'ın gözünden bakabilmemiz için kesinlikle okunması gereken bir yazar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bernard Lewis - Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları

İsmail Lütfi Çakan - Ana Hatlarıyla Hadis

Roger Garaudy - Geleceğimizde İslam Var