İskender Pala - Od

İskender pala 'Bir Yunus Romanı' diye adlandırdığı bu eserinde olay örgüsünü Yunus Emre ve oğlu İsmail'in dilinden oluşturmuş.

Moğol baskınında oğlu İbrahim'i kaybeden Yunus, eşi ve diğer oğlu İsmail'le göç ettiği Sarıcaköy'de de bu kez sevgili Sitare'sini yitirir. Oğlu İsmail de kendisini Samuel'e dönüştürecek yola istemediği halde girmek durumunda kalmıştır.
Hacı Bektaş Veli'nin işaretiyle Tapduk Emre kapısına varan Yunus uzun ve meşakkatli yılların ardından vardığı kapıda 'bizim Yunus' olmayı başarır. Bilmezlikten başlayan serüven kendini bilmekle devam eder.
Bu süreçte Mevlana Celaleddin de yoluna ışık saçar.
Tapduk Emre'nin icazetiyle şiirlerini dillendirmeye başlar ve Anadolu'yu kasıp kavurur.
Tüm bu süreç içerisinde Sitare'sinin ve İsmail'in hasretiyle de yanıp tutuşur. Bu durumu şöyle dile getirir: "Mecnun Leyla'dan geçmiş, Mevla'ya varmıştı; bense Sitare'den hiç geçmedim,  yıldızımı güneşe kattım."

Oğlu İsmail ise kendisinden koparıldıktan sonra moğolların işkencecisi görevini yapmış; Alamutlular tarafından kurtarıldıktan sonra Samuel adıyla çetesini kurmuştur. O da babasını sevgi ve nefret duygularıyla karışık şekilde aramaktadır.

Pîri Tapduk Emre'nin buyruğuyla Anadolu'da irşad görevi yürüten Yunus İsmail'ine de kavuşma ümidiyle Sitare'sini kaybettiği Sarıcaköy yolunda ilerlerken oğlu İsmail'in Samuel suretiyle karşılaşmıştır. Bu karşılaşma anında İsmail'ini bir daha kaybetmemek uğruna gözlerini kaybetmiştir.

Eserde Moğol istilasıyla beraber  Haçlı ve haşhaşi zulmüne maruz kalan Anadolu'da bu çorak zeminden ne fidanlar fışkırdığına şahit oluyoruz. Mevlana'dan Hacı Bektaş'a, Geyikli Baba'dan Yunus Emre'ye, Ahi Evran'dan Edebali'ye Osmanlı'nın mayasına rastlıyoruz.
İnsanların bir ilahın varlığını inkar etmesine uygun gibi görünen bir vahşet ortamında dervişlerin, erenlerin nasıl Anadolu'yu şahlandırdığını anlıyoruz.
Tarikat ehlindeki şeyh-mürit, tekke-halk ilişkilerinin o dönemdeki saflığını görüyoruz.
Cihan İmparatorluğunun kurulmasına giden yolda Anadolu insanının cefasına, Yunus Emrelerin beka duasına tanıklık ediyoruz.

Yazar bölümlerin başına Yunus Emre'nin dörtlüklerinden alıntılar yapmış.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bernard Lewis - Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları

İsmail Lütfi Çakan - Ana Hatlarıyla Hadis

Roger Garaudy - Geleceğimizde İslam Var