John Nixon - Başkanı Sorgulamak

On üç yıl CIA'de Irak ve İran analisti olarak görev yapan John Nixon kitabında, Irak lideri Saddam Hüseyin'i sorgulama sürecindeki gözlemlerini okuyucuya sunuyor.

Önsözde Irak, körfez ülkeleri, ABD'nin ortadogu politikaları hakkında bilgiler veriyor.
Kitaba Saddam'ın yakalanış hikayesiyle başlıyor. Bu bölümde Saddam'ın yakınlarının Saddam'a sadakatine tanıklık ediyoruz.
Yazar sonraki bölümde akışa aykırı olarak kendi hayatından ve CIA'deki Irak masasına uzanan hikayesinden bahsediyor. Irak analisti olarak çalıştığı dönemde Saddam'ı tanıma sürecini anlatıyor.

Dördüncü bölümde artık Saddam Hüseyin'i sorgulamasından bahsetmeye başlıyor. Bu bölümde Saddam'ı kişisel olarak tanıma imkanı bukuyoruz. Saddam'ın tarihi ve siyasi konularda konuşmayı sevdiği fakat Halepçe, Kuveyt işgali gibi konulardan bahsedilince refleks gösterdiği söyleniyor. Saddam sorgulamalarda kendisinin Irak'ta radikal İslam'ı önleme konusunda vazgeçilmez olduğunu ispatlamaya çalıştığını görüyoruz. Irak tarihine hayranlık derecesinde ilgili olduğunu öğreniyoruz.
Şiiler ve İsrail konusunda hoşgörüsüz olduğunu kendisi de itiraf ediyor. Saddam sorgulama sürecinde kendisini sorgulayan iki kişiyle arkadaşlığa benzer bir ilişki kuruyor ki bunun bir sorgulama değil sohbet olduğuna kendisini inandırıyor. Kendisini sürekli Irak'ın meşru cumhurbaşkanı olarak tanıtıyor.

Yazar sorgulama görevini FBI'a devrettikden sonra ABD'deki görevlerinden bahsediyor. Başkan Bush'a verdiği üç brifingden söz ediyor ve başkanla arasında yaşanan gerginlikleri anlatıyor.
Saddam sonrası Irak'taki siyasi ve toplumsal durum hakkında bilgi veriyor.
Kuzey Kore masasına geçişi ve teşkilattan ayrılma sürecinden bahsediyor.

Sonraki bölümde ABD hükümetine ve CIA'ye özellikle Irak konusunda tavsiyelerde bulunuyor. ABD'nin Irak operasyonunun başarısız olduğunu ve Saddam dönemi Irak'ının günümüze tercih edileceği düşüncesini Deaş'ı kanıt göstererek dile getiriyor.

Son bölümde Saddam'ın idamından bahsedip; infazın kurban bayramında gerçekleşmesinin Müslümanlar'a hakaret olduğunu söylüyor ve eleştiriyor.

Kitabı görev arkadaşlarına ve aile fertlerine yönelik kaleme aldığı bir teşekkür metniyle sona erdiriyor.

Amerikalı ajan bu kitapta ABD'nin birçok uluslararası yalanını ortaya döküyor. Irak'taki kimyasal silah iddiasının başından beri bilinen bir yalan olduğunu dile getiriyor.
Beyaz Saray'ın birçok konuda gerçekliği olmayan bilgilerle harekete geçtiğini belirtiyor.
Saddam ve Bush'un siyasi kişilik açısından birbirlerine benzeyen karakterler olduğunu söyleyip; Bush'un ortadoğu konusundaki cehaletini görüşmelerinden örneklerle ortaya koyuyor.
Clinton, Bush ve Obama dönemi ABD dış politikası hakkında bilgiler veriliyor.
CIA'nın çalışma şekli ve Beyaz Saray-CIA ilişkileri hakkında detaylı bilgi okuyucuya aktarılıyor.
İşgal sonrası Irak'ın siyasi ve toplumsal durumu hakkında değerlendirmelerde bulunuyor. Irak siyasetinde mezhepçiliğin bile pamuk ipliğine bağlı olduğunu, Mukteda el-Sadr-Maliki çatışması ve bazı Sünni aşiretlerin El Kaide'ye karşı ABD saflarında savaşmasını örnek vererek kanıtlıyor.
Saddam dönemi Irak'ın ABD için mevcut durumdan daha kontrol edilebilir olduğunu, İran'ın Bağdat'la birlikte Şii hilalini genişlettiğine dayanarak söylüyor.

Kitaptan çıkarılacak en önemli sonuç ABD'nin Irak işgalinin hata olduğunun bir CIA çalışanı ağzından itiraf edilmesidir.

Kitabın birçok yerinde sansürlenmiş bölümler var. Yazar sansürün CIA'in isteği doğrultusunda yapıldığını söylüyor.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bernard Lewis - Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları

İsmail Lütfi Çakan - Ana Hatlarıyla Hadis

Roger Garaudy - Geleceğimizde İslam Var