İKTİSADÎ VE SİYASÎ DÜŞÜNCEDE AKIL - NİHAT ERGÜN


Nihat Ergün bu kitapta, siyasi ve iktisadi meselelere Hanifi-Maturudi çizginin yaklaşım tarzını ele alıyor.


Giriş bölümünde ayetlerle birçok toplumsal, ekonomik ve siyasal konuya dair açıklamalar yapılıyor. Daha sonra Peygamber'in bu konulara yaklaşım tarzı ele alınıyor.


Maturudi ekolün temelleri başlıklı bölümde bu akımın temellerini atan kişinin Hazreti Ömer olduğu anlatılıyor.

Daha sonra Ebu Hanife'den bahsediliyor.

Hazreti Peygamber döneminde Medine Anayasası'nın belli bir sistem oluşturduğu fakat daha sonra sahabeler dönemindeki kanlı iç savaşların Müslüman siyasi sisteminin oturtulamadığının göstergesi olduğu belirtiliyor.

Bunun en önemli sebeplerinin ehliyet ve meşverete gereken önemin verilmemesi olduğu söyleniyor. Ehliyet konusuna Mekke'nin fethinden sonra Kabe'nin bakım işlerine müşrik bir ailenin atanması örnek gösteriliyor. Meşveret konusunda ise kaybedilen Uhud Savaşı'ndan bile sonra Peygambere ashabına danışmaya devam etmesi yönündeki vahiyler hatırlatılıyor.

Emeviler'in sert kaza kader anlayışına eleştiriler yöneltilip Ebu Hanife'nin bu konudaki yaklaşımlarına yer veriliyor.

Emevilerin kaza kader anlayışının Şiiler'deki mehdi inancının tetikleyicisi olduğu dile getiriliyor.

Ebu Hanife'nin siyasi ve iktisadi konuları itikadi değil hukuki konular olarak gördüğü belirtiliyor.


İkinci bölümde Maturudilik ele alınıyor. Maturudi'nin ilham ve sezgiyi bilgi kaynağı kabul etmeyerek akla verdiği önemden bahsediliyor.

Maturudi de Ebu Hanife gibi siyasi tercihleri itikadi olarak benimsemiyor.

İtaat, biat, hilafet gibi konularda açıklamalar yapılıyor. İtaatin liderin şahsına değil ilkelere olduğu belirtilerek hukuk devleti vurgusu yapılıyor. Bu tür kavramların otoriter iktidarlar tarafından nasıl çarpıtıldığı anlatılıyor.

Bu bölümde de ehliyet konusunda açıklamalar yapılıp saltanata dayalı yönetim tarzının ehliyet ve liyakat ilkelerine aykırı olduğu söyleniyor.

Daha sonra Maturudi'nin dünya hayatını boşlayan sufi anlayışa yönelik sert eleştirilerine yer veriliyor.

Eşarilik ve Maturudilik akımlarının kaza ve kader konusuna yaklaşımı işleniyor. Maturudiliğe göre insanın fiileri isteyen ve yapan olduğu bu fiillerin yaratıcısının ise Allah olduğu belirtiliyor.

Osmanlı döneminde Gazâli'nin, cumhuriyet döneminde ise Said Nursi'nin eserlerinin etkisiyle toplumda Hanifi-Maturidi kimliğin zayıfladığı dile getiriliyor.


Sonuç bölümünde Müslümanlar'ın Kur'an'ı ve Peygamber'i doğru anlayamadığı için siyasi olarak saltanat ve otoriter rejimler altında yaşadığı, iktisadi olarak ise kayıt dışılık, gelir dağılımında adaletsizlik, yolsuzluk gibi sorunlarla boğuştuğu söyleniyor.

Hanifi-Maturidi anlayışının Müslümanlar için çıkış yolu olabileceği söylenerek eser noktalanıyor.


Elimizdeki eser birçok konuda ezber bozuyor. Din-şeriat ayrımı, cizye-haraç vergisi gibi konularda klasik anlayıştan çok farklı görüşler dile getiriliyor.

Kitabı okuduğumuzda ülkemizde iddia edildiği gibi insanların amelde Hanifi, itikadda Maturidi değil amelde Şafi itikadda Eşari olduğunü görüyoruz.


Yazar sık sık ayetler ve hadislere yer veriyor. Ayrıca ismini vererek birçok yazardan faydalanıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bernard Lewis - Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları

İsmail Lütfi Çakan - Ana Hatlarıyla Hadis

İLBER ORTAYLI - MUSTAFA KEMAL ATATÜRK