RAMAZAN KAYAN - NAMAZ ÇAĞRISI

Bu eser bildiğimiz, kulağımızın aşina olduğu bir gerçeği; namazın dinin direği olduğunu tüm yönleriyle hatırlatıyor.


Ramazan Kayan, namazı müminin kişisel ve sosyal hayatını düzenleyen ve ayakta tutan ibadet olarak tanımlıyor.

Namazın kişiye İslami şahsiyet ve kişilik kazandırdığını söylüyor. Namazın imanın dışa yansıyan görünümü olduğunu ve tevhid inancının eyleme dökülmüş biçimi olduğunu belirtiyor. Bundan dolayı bu ibadetin olabildiğince aleni yapılması gerektiği görüşünü okuyucuyla paylaşıyor.

Allah merkezli bir yaşamın namazdan geçtiğini ve bundan dolayı İslam şehirlerinin de cami çevresinde geliştiğini dile getiriyor.

Yazar namazı handiyse hürriyetle eşitliyor. Namaza başladığımızda dünyayı arkamıza bıraktığımızı; tüm putlara, tağutlara, firavunlara kıyam ettiğimizi ifade ediyor.

Camide kılınan namazdan sonra dünyalık hevesler için putlar edinmememiz gerektiğini dile getiriyor.

Mescidde müminlerin Allah'ın huzurunda eşit olduğunu söylüyor ve bunun kardeşlik iklimine yaptığı katkıdan bahsediyor.

Kadınların ve çocukların cami ve mescidlerden uzaklaştırılmasından yakınıyor.

Namazı aradan çıkarılacak bir angarya gibi göremeyeceğimizi söylüyor. Namazımızı işlerimize göre değil işlerimizi namaza göre ayarlamamız gerektiği hatırlatılıyor.

Namazda idealin huşuyla kılınanı olduğunu belirtiyor.

Namazın bireysel değil toplumsal bir ibadet olduğunu namazdaki saf düzeninden yola çıkarak açıklıyor.

Namazdaki kıyamın hayattaki zalimlere müstekbirlere karşı kıyama dönüşmesi gerektiğini dile getiriyor.

İslam'da ruhbanlığın olmadığı, İslam'ın hayatın tamamını kuşatan bir hayat nizamı olduğu; bundan dolayı da münzevi-mistik bir ibadet tarzının kabul edilemez olduğunu ifade ediyor.

Namazın toplumsal tevhidin temeli olduğunu, şirki ve zalimleri hayattan silen amel olduğunu belirtiyor.

Namazın müminin gününü beşe bölerek hayatını düzene koyduğunu fakat son dönemde bu ruhu yitirdiğimizi söylüyor. Namazın hayat koşuşturmasında müminin denge noktasını oluşturduğunu ifade ediyor.

Son olarak Kıblesi Kâbe olmayanın başka yerleri kıble edineceğini, Allah'a secde etmeyenin fanilere secde edeceğini dile getiriyor.


Yazar kitapta Allah Resulu'nün ve sahabenin hayatından örnekler veriyor. Sık sık ayet ve hadislere yer veriyor.

Özellikle namazı özgürlükle ilişkilendirerek klasik eserlerden farklı bir yaklaşım benimsiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bernard Lewis - Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları

Teoman Duralı - Omurgasızlaştırılmış Türklük

İsmail Lütfi Çakan - Ana Hatlarıyla Hadis