Kayıtlar

Kasım, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Malcolm X - Amerika'ya Meydan Okurken

Resim
Kitap Malcolm X'in 1960 ile ölümüne dek olan zaman içerisinde yapmış olduğu çeşitli konuşmalardan oluşuyor. Her bölümün başında konuşmayla ilgili bilgilere ve fotoğraflara yer veriliyor. Malcolm zencilerin 400 yıl evvel çalıştırılmak üzere Amerika'ya getirilerek köleleştirildiğini dile getiriyor. Batı'nın askeri ve siyasi gücünün Asya ve Afrika toprakları üzerine inşa edildiğini ifade ediyor. 400 yıllık köleliğin bedeli olarak ise ABD'nin zencilere toprak vermesi gerektiğini söylüyor. Hıristiyan dünyasının siyahlara adaleti sağlayamadığını belirtiyor. Beyaz adamla birlikte yaşamak istemediklerini ve herkese kendisine ait olanın verilmesi gerektiğini dile getiriyor. Entegrasyon politikalarına sert bir şekilde karşı çıkıyor. Ayrılığın hem siyahilerin hem de ABD devletinin geleceği açısından kaçınılmaz olduğunu iddia ediyor. Zencilerin sorununun 'beyaz kafalı' diye nitelediği beyni yıkanmış, siyah olmaktan utanan siyahilere kulak verilerek ve onları muhatap

Gâzalî - Tevhid Akidesinin Esasları

Resim
Kitap Gazâlî'nin üç risalesinden ve Gazâlî'nin çağdaşı olan Ömer en-Nesefî'nin ehl-i sünnet akîdesini anlatan bir risalesinden oluşuyor. Tevhid akîdesinin esasları başlığı altındaki ilk bölümde Allah'ın sıfatları açıklanıyor.  Allah Resulu'nun ahiretle ilgili verdiği haberler başlığı altında günümüzde de tartışma konusu olan kabir azabı, şefaat, ashâbın üstünlüğü gibi konularda klasik ehl-i sünnet görüşleri belirtiliyor. Ömer en-Nesefî'ye ait risalenin yer aldığı ikinci bölümde ilim edinmenin yolları anlatılıyor. Allah'ın sıfatları ve Allah'ı görmek, âhiret halleri gibi tartışmalı konular hakkındaki görüşler açıklanıyor. Hilâfet ve imâmet konusu hakkında bilgiler verilip bu makamın bir kişide olabileceği gibi bir heyet üzerinde de toplanabileceği belirtiliyor. Yine bu bölümde ictihâd kapısının açık olduğu söyleniyor. Üçüncü bölüm nasihatlerin özeti başlığında toplanmış. Bu bölümde amelle desteklenmeyen ilmin sahibine fayda getirmeyeceği aksine onun

Yakup Köse - Bir Çocuğun Gözünden 28 Şubat

Resim
Gazeteci Yakup Köse kaleme aldığı bu eserinde cezaevinde geçirdiğı yılları anlatıyor. Ön sözde kitabı yazış sürecini açıklıyor. Antalya'da yaşayan Erzincanlı bir ailenin çocuğu olan Yakup, İmam Hatip Lisesi'nde okumaktadır. Bosna ve Çeçenistan'a dikkat çekmek amacıyla 1996 yılında Refah Partisi'nin düzenlediği bir mitinge katılır. Sonrasında ise azılı bir terör örgütü liderini yakalar gibi yapılan bir operasyonla 14 yaşındayken evinde gözaltına alınır. Suç delilleri bir dergi ve tesisatçı olan babasına ait bir borudur. Gözaltında iken tehdit edilerek ve serbest bırakılacağı söylenerek imzalatılan ifadeyle 'Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüsten' yargılanır. On dört (14) yaşında bir çocuktan bahsettiğimizi unutmayalım. Anayasa ve kanunlar hiçe sayılarak ıslah evine gönderileceğine katillerle aynı koğuşa konulur. Cezaevinde inançlarından dolayı işkenceye maruz kalır. Mahkeme günü gelir çatar. Aynı gün kamuoyunda 'Manisalı çocukl

İdris Küçükömer - Türkiye Üstüne Tartışmalar

Resim
Kitap, sol camia içerisindeki aykırı görüşleriyle tanınan İdris Küçükömer'in de içlerinde bulunduğu çeşitli yazar, akademisyen ve iş adamlarının katıldığı forumların metinlerinden oluşuyor. Forumlar 1970 ile 1975 arasında düzenleniyor. Forumların ikisi iktisadi konuları içeriyor. Diğeri ise cumhuriyetin ellinci yılı dolayısıyla icra edilmiş. Ben analizi sadece yazarın görüşleri çercevesinde yapacağım. İlk forum 12 Mart müdahalesi hemen öncesinde yapılıyor. Adalet Partisi'deki bölünme ve bunun iktisadi boyutu tartışılıyor. Yazar hükümetin sosyalizme göz kırpan bir politika güttüğü için iktidarda düşürüleceğini söylüyor ve üzerinden fazla bir zaman geçmeden öngörüsü gerçekleşiyor. Yazar bu bölümde burjuva, küçük burjuva, işçi sınıfı gibi halk kesimlerinin tanımlamalarını yapıyor. Reformların tepeden inme bir şekilde değil halkın desteğiyle hayata geçirilebileceğini dile getiriyor. İkinci forumda Mustafa Kemal ve cunhuriyet tartışılıyor. Bu forumda Şevket Süreyya Aydemir, Y

Stefan Zweig - Bilinmeyen Kadının Mektubu

Resim
Stefan Zweig bu eserinde de insan psikolojinde eşine zor rastlanır bir kahramanla çıkıyor karşımıza. Eser bir kadının sevdiği adama daha doğru bir ifadeyle taptığı adama ölmeden hemen önce yazdığı mektuptan oluşuyor. Kahramanımız roman yazarı R.'ye 13 yaşındayken şehvet barındırmayan saf bir duyguyla bağlanıyor. Kalan 16 senelik ömründe kaynağı R. olan tüm acılarında Tanrı'yı suçluyor. Tek taraflı yaşanan aşkta kadın aşık olduğu R. için birkaç günlük hevesten ibaret kalıyor. Bu birkaç gün kadının erkeğe olan aşkını bir nebze hafifletiyor fakat yine R. ile ilintili yeniliklere yol açıyor. Kadın aşık olduğu adama hiçbir şekilde kendini tanıtmıyor bunu ise R.'yi karşılık vermek durumunda bırakmamak için yapıyor. Mektubunda Tanrı'ya inanmadığını, R.'ye inandığını söyleyerek mutlak aşka vardığını düşünüyor.

Süleyman Uludağ - İslâm Düşüncesinin Yapısı

Resim
Eserde Ehl-i Sünnet ekolünün düşünce yapısı Selefiye, Kelâmiye ve Sûfîye olmak üzere üç tarza ayrılarak işleniyor. Giriş bölümünde her üç sistem hakkında yüzeysel bilgiler veriliyor. Alimlerin farklı tasniflerine yer veriliyor. İlk bölümde Selefiye anlatılıyor. Selefiye'nin nas ve nakli rehber edindiği söyleniyor. İslam'ın ilk üç neslinin yolunu takip ettiklerini belirtiyor. Selefiye'de nas ve naklin asla tartışma konusu yapılmadığı dile getiriliyor. Selefiye'ye göre İslam bütün ferdî ve sosyal meseleleri düzenlemiştir ve bundan sonra söylenecek bir şey de yoktur. Selefiye'nin kelâm ve tasavvufa yönelik tenkitlerine yer veriliyor. Selefi alimlerden İbn Teymiye'nin görüşleri okuyucuya aktarılıyor. Yakın tarih ve günümüz Selefiler'inden bahsediliyor. İkinci bölümde Kelâmiye sınıfı işleniyor. Kelâm alimlerinin aklı ön plana aldığı; Kelâmcılığın da rasyonalist bir akım olduğu söyleniyor. Kelâm ilminin Mutezile tarafından kurulan akla ve mantığa dayalı, f

Bekir Topaloğlu, Şevki Yavuz, İlyas Çelebi - İslâm'da İnanç Esasları

Resim
Üç akademisyenin kaleme aldığı bu eserde İslam inanç esasları genel olarak derine inilmeden inceleniyor. Prof. Dr. Bekir Topaloğlu'nun yazdığı giriş bölümünde dinin tanımı yapılmış, insan fıtratının inanmaya ihtiyacı olduğu söylenmiş ve hak dinin İslam olduğu dile getirilmiş. Daha sonra Hıristiyanlık ve Yahudik'in nasıl tahrif edildiği açıklanmış. Sonraki bölümde Allah'ın varlığı konusu işleniyor. Pozitivizm, Materyalizm, Darvinizm gibi inkarcı akımlar hakkında değerlendirmeler yapılıyor. Allah'ın varlığını ispat eden delillere yer veriliyor. Sonrasında tevhid konusuna geçiliyor. Tevhid inancının insanın özgürlüğünün teminatı olduğu dile getiriliyor. Şirk kavramı ve çeşitleri anlatılıyor. Bu bölümün sonunda Allah'ın sıfatlarının açıklamaları okuyucuya aktarılıyor. Kader başlıklı ikinci bölümü de Bekir Topaloğlu kaleme almış.  Kader ve kaza kavramları açıklanıp, Kaderiyye, Cebriyye, Mutezile, Maturudiyye gibi akımların konuya bakış açıları okuyucuya aktarı

Larry Collins, Dominique Lapierre - Kudüs Ey Kudüs

Resim
Fransız ve Amerikalı iki yazarın 1972 yılında tamamladığı bu eserde 1948'de kutsal şehir Kudüs uğruna verilen savaş roman havasında anlatılıyor. Kitabın ilk bölümünde 1947 yılında Birleşmiş Milletler'de alınan Filistin topraklarının Araplar ve Yahudiler arasında paylaştırılması kararının alınma süreci okuyucuyla paylaşılıyor. ABD'nin paylaşım kararı hakkında ülkeleri olumlu yönde oy kullanmaya davet ederken ekonomik olarak tehdit etmesi tıpkı 2017 yılının sonundaki BM Genel Kurulu'ndaki Kudüs oylamasını hatırlatıyor. Paylaşma kararının alınmasıyla birlikte 1918 yılında bölgeyi Türkler'den alarak işgal eden İngiltere, güçlerini Mayıs ayında çekeceğini açıklıyor. İngiliz askeri varlığı Arap-Yahudi çatışmalarının önüne geçemiyor. Mayıs ayında İngilizler'in çekilmesiyle ise büyük savaş başlıyor. İsrail'in bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte Mısır, Suriye, Irak, Ürdün ve Lübnan orduları Yahudiler'i bölgeden silmek amacıyla Filistin'e giriyor. İn

Luc Ferry - Gençler İçin Batı Felsefesi

Resim
Kitap Batı'lı filozofları okumak isteyenler için bir ön hazırlık niteliğinde hazırlanmış. Önsözün ardından felsefenin ne olduğuna ilişkin bir açıklama yapılmış. Ardından ise Antik Yunan, Hıristiyan felsefesi, modern felsefe ve postmodern dönem başlıklarıyla devam ediliyor. Son bölümde ise günümüz felsefesi ele alınıyor. Yazar her bölümü teori, ahlak ve kurtuluş olmak üzere üçer başlık altında işliyor. Antik felsefeyi Stoacılar üzerinden anlatıyor. Antik Yunan filozoflarının doğaya kutsiyet atfettikleri söylüyor ve kozmos kavramından bahsediyor. Kozmos'un doğanın düzenine dayandığını düşündüklerini belirtiyor. Buda felsefesinin de bu düşünce yapısıyla uyuştuğunu dile getiriyor. Bu filozofların kurtuluş olarak 'geçmişi ve geleceği bir tarafa bırakıp yaşanılan zamana odaklanmayı' işaret ettiğini ifade ediyor. Hıristiyanlığın Yunan felsefesi karşısında zafere ulaştığını söylüyor. Bunu da İsa'nın yeniden dirilişi vaadetmesine bağlıyor. Hıristiyanlık felsefesi '

Teoman Duralı - Omurgasızlaştırılmış Türklük

Duralı, bu eserinde Türklük'ün tarihi gelişimini inceliyor. İlk bölümlerde milattan iki bin yıl önceden başlayarak Türk tarihini anlatıyor. Türk destanlarından bahsediyor. Türkler'in Çin, Hint, Pers medeniyetleriyle olan ilişkilerini değerlendiriyor. Türk toplumunun tarihin hiçbir döneminde kavmiyetçi bir anlayışta olmadığını; silah arkadaşlığına dayalı bir birliğe bağlı kalındığını söylüyor. Göktanrı, Şamanizm, Budizm gibi eski Türk inançları hakkında bilgi veriyor. Göktürkler'in savaşçı bir yapıda olduğunu; Uygurlar'ın ise felsefi bir medeniyet merhalesine ulaştığını belirtiyor. Orta Asya coğrafyası hakkında bilgiler veriyor. Türkler'in Devlet-i ebedmüddet ülküsünü açıklıyor. Türkler'in Düşünce Tarihi ve Felsefe-Bilim başlıklı bölümde kültürel konulara değiniyor. Tonyukuk-Bilge Kağan arasındaki görüş ayrılığın Türkler'in kaderinde önemli bir yeri olduğunu söylüyor. Sonraki bölümde Latin alfabesine geçişi eleştiriyor. Yazı değişiminin koca bir k

Bernard Lewis - Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları

Resim
Ortadoğu çalışmalarıyla bilinen Bernard Lewis bu eserini otobiyografik tarzda kaleme almış diyebiliriz. İngiltere'de Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Bernard Lewis kitabın ilk bölümlerinde ailesinden ve ilk dönem eğitim hayatından bahsediyor. Birçok dil bilen yazarın bu konuya ilgisi de çocuk yaşta başlıyor. Aldığı hukuk eğitiminden söz edip ortadoğu çalışmalarına nasıl yöneldiğini açıklıyor. İlk ortadoğu seyahatinden bahsediyor ve Türkiye'deki gözlemlerini okuyucuya aktarıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında dil konusundaki yetkinliği sayesinde ordunun istihbarat bölümünde görev alan yazar bu dönemdeki tecrübelerinden detaylı bir şekilde bahsediyor. Bu bölümde Türkiye'nin savaş sırasındaki tavrı konusunda da bilgi sahibi oluyoruz. Osmanlı arşivlerindeki çalışmalarını anlatıyor. İsrail ve İran ziyaretleri hakkında bilgi veriyor. Bu bölümde yazar 'Modern Türkiye'nin Doğuşu' eserini kaleme alma sürecini anlatıyor. Yine ortadoğu ve diğer bölgel

Said Çekmegil - Münevver Anlayışımız

Resim
Yazar eserin ilk bölümünde ülkemizin ve toplumumuzun genel olarak problemlerine değiniyor. Sorunlarımızın sömürücü kapitalizm veya onun karşısına çıkmış görünen komünizm gibi ideolojilere sarılmakla çözülemeyeceğini belirtiyor. Fransız İhtilali'nin Kilise'nin zulmüne son verip batıl bir dini yıktığını fakat yerine hak dinini koyamadığını söylüyor. Osmanlı'nın hakim zümrelerinin bu ihtilali kendilerine model edinmesinin getirdiği felaketlerden bahsediyor. Halk ile aydınlar tabakasının arasındaki uçurumun topluma yansımasını açıklıyor. Eğitim sistemimizin aydın insan yerine memur yetiştiren bir zihniyete sahip olmasından yakınıyor. Daha sonra münevver kişi kavramını açıklamaya başlıyor. Münevver kimsenin; yaratıcının kudretini anlamış olması, düşüncenin insana yüklediği mükellefiyetlerin neler olduğunu bilmesi, bilgisinin sınırını bilmesi, bilmediğini bilmesi gibi özelliklere sahip olan kişi olduğunu söylüyor. İlerlerleyen bölümde İslam'ın kadına bakış açısını değer

Edward Said - Kültür ve Direniş

Resim
Elimizdeki çalışmada Amerikalı gazeteci David Barsamian'ın ömrünü Filistin davasına adamış olan Filistinli bir Hıristiyan Edward Said'le 1999'la 2003 yılları arasında yaptığı 6 röportaja yer veriliyor. Kitap Barsamian'ın kısa bir sunuşuyla başlıyor. Edward Saidl'le ilgili kısaca bilgi verdikten sonra ilk röportaja geçiliyor. İlk röportajda Edward Said'in Filistin sorunu için öne sürdüğü Araplar'ın ve Yahudiler'in birlikte yaşadığı tek devletli çözümden bahsediliyor. Said her iki tarafta da özellikle sekülerlerin bu çözüme sıcak baktığını söylüyor. Gelecekte İsrail'deki Arap nüfusun Yahudi nüfusu geçmesiyle mevcut durumun sürdürülemez hal alacağını dile getiriyor. Bu bölümde Arap toplumuyla ilgili eleştirilere de yer veriliyor. Said Arapları hemen her konuda kolaya kaçmakla suçluyor. Arap toplumlarında demokrasinin olmamasında emperyalistlerin, yozlaşmış rejimlerin payı olduğu kadar entelektüellerin de payının olduğunu ifade ediyor. İsrailliler&#

Ervand Abrahamian - Modern İran Tarihi

Resim
Kitap 1901'den 2005'e dek İran tarihindeki önemli olayların kronolojisiyle başlıyor. Sonrasında bu döneme damgasını vuran isimler hakkında kısaca bilgi veriliyor. İlk bölümde Kaçar hanedanı dönemi İran anlatılıyor. Kaçarlar dönemi İran'ının merkezi yapısının zayıf olduğu ve sadece başkent ve çevresindeki birkaç kentte etkisinin hissedildiği söyleniyor. Kaçarlar'ın Türk asıllı olduğu halde İran'daki tüm yöneticiler gibi kendilerini eski İran hanedanlıklarıyla ve Şii imamlarla ilgili gösteren soyağaçları uydurdukları dile getiriliyor. Kaçar toplumunun etnik ve kültürel yapısı hakkında bilgi veriliyor. Kaçar hanedanın toplum içindeki bölünmeleri kullanarak ayakta kaldığı belirtiliyor. İkinci bölümde 1906 yılında parlamentonun açılışı, 1. Dünya Savaşı İran'ın durumu anlatılıyor. Sonrasında parlamenter sistemin nasıl çöktüğü ve anayasal girişimin başarısızlığından bahsediliyor. Yine bu bölümde İngilizler'in bölgedeki etkisi uzun uzun anlatılıyor. 1920 İran

Mustafa Kutlu - Bu Böyledir

Resim
Mustafa Kutlu'nun bu hikayesi sekiz ana başlık barındırıyor. Süleyman, eşi Zinnure ve kızlarının etrafında şekillenen hikaye bu üçlünün lunaparka gidişiyle başlayıp yine lunaparkta son buluyor. Hikayede toplumsal problemlere ve toplumun ruh haline değiniliyor. Sarhoş felsefe öğretmeni, dindar(!) manifaturacı, yorgancı Hafiz Yaşar üzerinden insan tipleri anlatılıyor. Yazar hikayenin birçok yerinde inceden toplumsal mesajlar veriyor. Hikayenin sonunda lunaparkta kaybolan aile üzerinden modern insanın mekan ve zaman içinden kayboluşuna gönderme yapılıyor. Yazar farklı bir üslup kullanıyor ve konudan konuya geçiyor. Hikayeyi anlamak için kitabın sonuna kadar okunması gerekiyor. Yer yer halkın kullandığı dile rastlanıyor. Kitapta birçok bölümde şiirsel bir dil kullanılıyor. Kitaptan bir cümleyle analizi sonlandırıyorum: "Ağaca ağaç gibi bakmayan, toprağa toprak diyerek basmayan, adama da adam gibi muameleyi bırakacak."

Babalar ve Oğullar - İvan Turgenyev

Resim
Roman 1860'ların Rusya'sındaki kuşak çatışmasını yansıtıyor.  Bazarov, arkadaşı ve aynı zamanda öğrencisi olan Arkadiy'in babasının çiftliğine ziyarete gider. Uzun bir aradan sonra köyüne gelen Arkadiy ve arkadaşı çok iyi karşılanır. Bazarov ise günlerini bitki ve hayvanlar üzerinde inceleme yapmakla geçirir. Bu arada Bazarov, Arkadiy'in amcası Pavel Petroviç'le sert tartışmalar yaşar. Emekli bir asker olan Pavel gelenekçidir Bazarov ise her kural ve otoriteyi yok sayan, kadınlara karşı olan bir yapıya sahiptir. Arkadiy'in babası Nikolay Petroviç ise bu tartışmalarda orta yolu bulma çabasındadır. Bir süre sonra bir davet üzerine iki arkadaş kente gelir. Kentte Odintsova isimli dul bir çiftlik sahibiyle tanışırlar. Arkadiy kadından etkilenmiştir. Kadının ilgisi ise Bazarov üzerindedir. Kadının çiftliğinde bir süre kalırlar ve bu süreçte Arkadiy'de Bazarov'a karşı bir kıskançlık hissi oluşur. Arkadiy günlerini Odintsova'nın kardeşi Katya ile geçirm

İlber Ortaylı Seyahatnamesi - İlber Ortaylı

Resim
İlber Ortaylı bu eserinde ziyaret ettiği yerlerdeki gözlemleri okuyucuyla paylaşıyor. Suriye, Ürdün, İsrail, İran, Rusya ve Türk cumhuriyetleriyle başlayan kitaba Balkan coğrafyasıyla devam ediyor. Akdeniz medeniyetleri İtalya, İspanya ve Portekiz'i ele alan yazar daha sonra Baltık ülkelerine dair gözlemlerini paylaşıp Hindistan, Japonya ve Singapur'la doğudan başlamış olduğu eserini doğuyla sona erdiriyor. Bölgelerin anlatımında şu yolu izliyor: Ülkenin tarihiyle ilgili bilgiler verip ülke tarihine damga vuran hanedanlardan bahsediyor. Coğrafyayı etkileyen savaşlar ve tarihi olayları okuyucuya aktarıyor. Ülke daha önce Osmanlı egemenliği altındaki bir bölge ise buradaki eserlerimiz ve buraları idare ediş şeklimiz hakkında açıklamalar yapıyor. Türkiye'nin ülkeyle olan ilişkilerinden bahsedip nasıl geliştirilebileceği konusunda yol gösteriyor. Ülke halkının kullandığı dil, tarihe ve sanata bakışı gibi konularda bilgi veriyor. Ülke idaresinin tarihe ve tarihi eserlere ya

José Mauro De Vasconselos - Şeker Portakalı

Resim
Zeze Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde yarı Portekiz yarı Kızılderili fakir bir ailenin çocuğudur. Beş yaşındaki Zeze yaşıtlarına göre çok zeki ve hayal gücü de bir hayli gelişmiştir. Sürekli yaramazlık yapan Zeze şeytan olarak adlandırılmakta ve sık sık dayak yemektedir. Onu dövmeyen tek kişi ablası Glòira'dır. Kendi kendine okumayı öğrenen Zeze Edmundo dayıdan da birçok şey öğrenmektedir. Babasının işsiz olması nedeniyle oyuncaksız bir noel geçiren Zeze bundan çok etkilenir. Fakat yeni taşındıkları evde portakal fidanı Minguinho'yla başlayan arkadaşlığı onu çok mutlu eder. Okula başlayan Zeze öğretmenini çok sever, okulda hic evde olduğu gibi yaramaz değildir. Okula giderken sık sık karşılaştığı Portuga'yla tanışır ve zamanla aralarında baba oğul ilişkisi oluşur. Portuga'nın arabasına tren çarpması sonucu ölmesiyle Zeze bunun şokunu uzun süre atlatamaz. Bu süreçte portakal fidanı Minguinho da kendini terk etmiştir. Kitapta yoksulluk dolayısıyla tanrıya is

Lev Tolstoy - İnsan Ne İle Yaşar

Resim
Eserde Tolstoy'un 6 hikayesi yer alıyor. İlk hikaye kitabın da adını taşıyan İnsan Neyle Yaşar? Bu hikayede Tanrı'nın cezalandırmasıyla yeryüzüne  insan şeklinde indirilen bir meleğin sorularına cevap araması anlatılıyor. Uzun yıllar sonunda cevaplarını bulan melek tekrar Tanrı'ya kavuşuyor. İkinci hikaye komşusuyla sürekli problemler yaşayan ve bütün mal varlığını kaybedene dek inadından vazgeçmeyen bir köylü anlatılıyor. Üçüncü hikaye çiftlikteki çalışanlara eziyet eden bir kâhyayı ve onu öldürmek isteyenleri konu ediyor. Kâhya hikayenin sonunda kendi eceliyle can veriyor. Dördüncü hikaye yetişkinlerin çocuklardan örnek alması gereken birçok şey olduğunu okuyucuya hatırlatıyor. Beşinci hikaye kitaptaki en etkileyici bölüm. Mal mülk hırsıyla yanıp tutuşan bir köylünün hazin sonuna tanık oluyoruz. Son hikayede ise varlık sahibiyken fakirliğe düşen fakat mutluluğa da böylece kavuşan yaşlı bir çifti anlatıyor. Eserde sık sık İncil'den alıntılar yapılıyor. Hır

Ali Şeriâti - Ebuzer

Resim
Şeriati bu eserinde roman üslubuyla sahabeden Ebuzer'in hayat hikayesini anlatıyor. Kitabın başında Şeriati'nin kitabın üç baskısı için kaleme aldığı önsözler yer alıyor. Ebuzer henüz İslam Arap yarımadasına zuhur etmeden İbrahimi bir arayışın sonunda tevhid inancına kavuşmuştur. Bu Allah Resulu'nün ilk vahyi almasından üç yıl öncedir. Putlara ilahlık atfetmeyi terk eden Ebuzer bu süreçte susuzluk çekmektedir fakat bunun sebebi çöl değil tevhid inancındaki yalnızlığındandır. Mekke'deki devrimin ayak seslerini işiten Ebuzer Allah Resulu'ne iman eder ve İslam'la ilk şereflenenlerden birisi olur. Ebuzer'in tevhid sevdası, Peygamberin tavsiyesine uymayıp Mekke'de inancını ilan etmesine sebep olur ve zulme uğrar. Daha sonra kabilesine döner ve tebliğde bulunur. Yesrib'in İslam'la Medine olmasından sonra Ebuzer Peygamber'in yanına hicret eder ve Ashab'ı Suffa'ya katılır. Peygamber'le birlikte cihad eder. Allah Resulu'nun ahire

İhsan Fazlıoğlu - Kendini Aramak

Resim
Eser kısa bir takdimle başlıyor. Kitap yazarın değişik tarihlerde yayımlanan 42 yazısından oluşuyor. Yazar yazılarında evren, hayat, felsefe, insan, tarih ve birçok sosyolojik konuda değerlendirmeler yapıyor. Yazılarına genellikle bir kelimenin tahlilini yaparak başlıyor ve konu hakkındaki düşüncelerini aktarıyor. Eski Yunan felsefesinden modern dönem filozoflarına, İbn Haldun'dan Mevlana'ya birçok tarihi şahsiyetten bahsediyor. Müellif eserin genelinde insanı değerlendiriyor ve insanın hissi, vicdani ve akli olmak üzere üç yönü olduğunu belirtiyor. Tarihin toplumlar için önemini anlatıp tarihinden koparılan bir milletin yok olacağını söylüyor. Bir milleti millet yapan şeyin sevinçler değil acılar, zaferler değil mağlubiyetler olduğunu dile getiriyor. İnsanı merkeze almayan siyasi, iktisadi ya da dini hiçbir sistemin adaleti sağlayamacağını belirtip; adaletin sağlanamadığı ortamda da barışın hayal olacağını belirtiyor. Adalet, barış gibi kavramların devletler ve

İsmail Lütfi Çakan - Ana Hatlarıyla Hadis

Resim
Kitap hadis konusunda özet bilgiler veren ve hadis okuma ve okutma yöntemlerini anlatan bir içerikten oluşuyor. İlk bölümde hadis, sünnet,vahiy gibi kavramlar tanımlanıp Hazreti Peygamber'in Kur'an'ın açıklayacısı olduğu söyleniyor. Hadisle ilgili senet, metin, sahih, hasen, kudsi hadis, hadislerin sayısı gibi konularda bilgi veriliyor. Uydurma hadislerden bahsedilip bunun gerçek amacının hadisin Müslüman toplumdaki yaptırım gücünden faydalanmak olduğu söyleniyor. Hz. Ömer, Hz. Ebubekir ve ashabın genelinin Allah Resulu'ne yalan isnâd etme endişesiyle fazla hadis rivayet etmekten çekindiği anlatılıyor. Daha sonra isnâd sistemi hakkında açıklamalar yapılıyor. İslami ilimlerin hadisle ilişkileri hakkında bilgi aktarılıyor. Yine hadisle ilgili teknik bilgiler veriliyor. İkinci bölümde hadisin tarihçesi anlatılıyor. Peygamber devri, hadislerin yazıya geçirilmeye başlaması, sahabe devri ve tabiîn devirleri sırasıyla anlatılıyor. Kütüb-i Sitte ve müellifleri hakkınd

Necip Fazıl Kısakürek - Nur Harmanı

Resim
Üstad bu eserinde Allah Resulu'nun hadislerine yer veriyor. Kitap kısa bir takdimle başlıyor. Sonrasında Besmele başlıklı küçük bir bölüm var. Devamında Allah Resulu'nu ve hadisleri anlatan kısa bölümler yer alıyor. Hadis müelliflerinin bu işi nasıl titizlikle yaptığı anlatılıyor. Hadisin fikıhta Kur'an'dan sonra başvurulacak kaynak olduğu belirtiliyor. Hakikat başlıklı birinci bölümde 254, Ahlak başlıklı ikinci bölümde 258 hadise yer veriliyor. Bu bölümler içinde de konular alt başlıklara ayrılıyor. Yazar her hadisten önce kısaca hadisin tefsirini yapıyor. Hadislerin senedine dair (ravi zinciri) hiçbir bilgi verilmiyor. Son bölümde ise Necip Fazıl 101 hadisin şiirsel şekilde meal ve tefsirini yapıyor.  Eseri hamd bölümü ile sona erdiriyor.

Korku - Stefan Zweig

Resim
Avukat kocasından iki çocuğu olan İrene maddi refahın da verdiği rahatlıkla ailesine manevi bakımdan uzak kalmıştır. Kocasını yoksul bir piyanistle aldatan İrene aşığının evinden çıktığı bir gün adamın eski sevgilisi olduğunu iddia eden bir kadına yakalanır. Kadın şantajla İrene'den para koparmaya başlar. İrene sahip olduğu şeylerin kıymetini anlar ve bunları kaybetme korkusuyla yüzleşir. Evden çıkamaz olup aşığını bile unutmuştur fakat şantaj mektuplarla devam eder. Şantajcı kadın İrene'nin evine kadar gelip yüzüğünü alacak kadar cüretkârlaşır. Kocası ise bu süreçte  yaşananlardan haberi varmışcasına yakın davranıp karısını itirafa yönlendirmektedir. İrene ise bunu kocasının mesleğiyle de ilişkilendirip bir tuzak olabileceğini düşünür. Şantajın ardı arkasının kesilmeyeceğini düşünen İrene intihara meyleder. İntihar kararı aldıktan sonra ise yaşamak istediğini anlayıp ümitsizce çabalamaya devam eder. Sonuç alamayacağını anlayınca intihar için harekete geçer fakat kocası olayı

İskender Pala - Od

Resim
İskender pala 'Bir Yunus Romanı' diye adlandırdığı bu eserinde olay örgüsünü Yunus Emre ve oğlu İsmail'in dilinden oluşturmuş. Moğol baskınında oğlu İbrahim'i kaybeden Yunus, eşi ve diğer oğlu İsmail'le göç ettiği Sarıcaköy'de de bu kez sevgili Sitare'sini yitirir. Oğlu İsmail de kendisini Samuel'e dönüştürecek yola istemediği halde girmek durumunda kalmıştır. Hacı Bektaş Veli'nin işaretiyle Tapduk Emre kapısına varan Yunus uzun ve meşakkatli yılların ardından vardığı kapıda 'bizim Yunus' olmayı başarır. Bilmezlikten başlayan serüven kendini bilmekle devam eder. Bu süreçte Mevlana Celaleddin de yoluna ışık saçar. Tapduk Emre'nin icazetiyle şiirlerini dillendirmeye başlar ve Anadolu'yu kasıp kavurur. Tüm bu süreç içerisinde Sitare'sinin ve İsmail'in hasretiyle de yanıp tutuşur. Bu durumu şöyle dile getirir: "Mecnun Leyla'dan geçmiş, Mevla'ya varmıştı; bense Sitare'den hiç geçmedim,  yıldızımı güneşe kattı

Ahmet El Kâtip - Sünnilik Şiilik

Resim
Iraklı Şii alim bu çalışmasında tarafsız bir bakış açısıyla ve her iki mezhebe ait kaynaklara yer vererek Şii-Sünni ayrışmasının siyasi, tarihi, itikadı yönlerini ele almış. Kitabın ilk bölümünde din birliğinden bahseden yazar devamında ihtilaf edilen inanç esaslarına değinmiş. İkinci bölümde Şii-Sünni ayrışmasının tarihsel ve siyasal yönlerini ele alan yazar; Şii ve Sünnilerin sahabeye bakışlarına geniş yer ayırmış ve iki kesime de eleştiriler yöneltmiş. Son bölümde ise Şii-Sünni ayrışmasının İslam aleminin geride bırakması gereken bir olgu olduğunu dile getirmiş. Buna değinirken mezhepsizliği değil mezheplere saygıyı önermiş ve mezhep taassubundan uzak durulması gerektiğini belirtmiş. Kitabın genelinde her iki tarafı da objektif şekilde eleştiren yazar günümüzdeki ayrışmanın itikadı ayrışmadan çok siyasete dayandığını belirtmiş. Bunun da demokrasi ve karşılıklı diyalogla aşılabileceğini dile getirmiş. Kitabın genelinde yaptığı alıntılarla esere akademik bir hava verse de özelli

John Nixon - Başkanı Sorgulamak

Resim
On üç yıl CIA'de Irak ve İran analisti olarak görev yapan John Nixon kitabında, Irak lideri Saddam Hüseyin'i sorgulama sürecindeki gözlemlerini okuyucuya sunuyor. Önsözde Irak, körfez ülkeleri, ABD'nin ortadogu politikaları hakkında bilgiler veriyor. Kitaba Saddam'ın yakalanış hikayesiyle başlıyor. Bu bölümde Saddam'ın yakınlarının Saddam'a sadakatine tanıklık ediyoruz. Yazar sonraki bölümde akışa aykırı olarak kendi hayatından ve CIA'deki Irak masasına uzanan hikayesinden bahsediyor. Irak analisti olarak çalıştığı dönemde Saddam'ı tanıma sürecini anlatıyor. Dördüncü bölümde artık Saddam Hüseyin'i sorgulamasından bahsetmeye başlıyor. Bu bölümde Saddam'ı kişisel olarak tanıma imkanı bukuyoruz. Saddam'ın tarihi ve siyasi konularda konuşmayı sevdiği fakat Halepçe, Kuveyt işgali gibi konulardan bahsedilince refleks gösterdiği söyleniyor. Saddam sorgulamalarda kendisinin Irak'ta radikal İslam'ı önleme konusunda vazgeçilmez olduğunu i

Nurettin Topçu - Büyük Fetih

Resim
Kitap yazarın 1950-60'lı yıllardaki konuşmalarından ve yazılarından derlenmiş. Eserde Fatih, Fetih, Milliyetçilik gibi konular işlenmiş. Fatih'in Büyük Mirası başlıklı ilk bölümde, Fatih'in bize bıraktığı mirasın İstanbul'un fethinden ibaret olmadığı söylenip Fatih'in Anadolu'da siyasi birliği sağladığı gibi gönülleri de fethettiği dile getirilmiş. Milliyetçiliğimizin doğuşunu 20. asra dayandıranların tarihimizi ve milletimizi tanımadığı, bu  zihniyetin milletin vatanını unutup ırkın vatanına göz diktiklerini açıklanmış Ebedî Fetih bölümünde fethin kalp ile yapıldığını ve gönüllerin fethinin asıl fetih olduğu söylenmiş. Bugün bizim de ruhlarımızda bir fethe ihtiyacımız olduğu ifade edilmiş. Sonraki bölümde Hazreti Ömer'in adalet davasının Anadolu'da Fatih'le vücuda bulduğu anlatılmış. İki Fetih başlıklı bölümde maddeden ibaret olan fetih ve ruhun fethi anlatılıp ilkinin ikinciye ulaşmada bir vasıta olduğu görüşü dile getirilmiş. Felsefe ve

İmam-ı Azam Ebu Hanife Hayatı ve Menkıbeleri - Ragıp Güzel

Resim
Eser İslam hukukunu müesseseleştiren, fikhın kural ve kaidelerini düzenleyen mezhep imamı Ebu Hanife'nin hayatından kesitler sunuyor. Yazarın önsözünün ardından Ebu Hanife'nin doğum yeri ve tarihi, ismi, nesebi gibi konularda bilgiler veriliyor. Sonrasında kısaca çocukluk ve gençlik devirleriyle fıkıh ilmine yönelişi açıklanıyor. Yaşayışı, ahlakı, aile hayatı, cömertliği hakkında bilgiler veriliyor. Zekasıyla fikhi meseleleri çözümüne dair menkıbelere yer veriliyor. Kendisine sorulan sorulara verdiği doyurucu cevaplar okuyucuya aktarılıyor. Kadılığı reddetme mevzusunda Halife Mansur'la yaşanan diyaloglarına yer veriliyor. Bir başka bölümde Ebu Hanife'nin yanında yetişen talebeler hakkında bilgi veriliyor. Mezhep imamlarının ve diğer alimlerin Ebu Hanife hakkında söyledikleri anlatılıyor. Ebu Hanife'nin sözlerinin ve kadı olarak atanan talebesi Ebu Yusuf'a tavsiyelerini içeren bir metin yer alıyor. Kitap Ebu Hanife'nin vefatını anlatarak son buluyo

Nihal Atsız - Turancılık, Milli Değerler ve Gençlik

Resim
Nihâl Atsız'ın bu eseri; Turancılık, milli değerler ve Türkçülük mücadelesi başlıklı üç bölümden oluşuyor. Kitap Atsız'ın dergilerde yayınlanmış olan yazılarından oluşuyor. Turancılığı özetle Türkleri tek devlet çatısı altında birleştirmek olarak tanımlıyor. Milletlerin milli hedefleri olmadan yaşayamayacağını, Türklerin milli hedefinin de Turan olduğunu ifade ediyor. Turan'ın sadece kültür alanından birleşmekten ibaret olmadığını; siyasi ve sosyal birlik olmadığı müddetçe kültürel birliğin sağlanamayacağını söylüyor. Turan ülküsünün başarayıya ulaşamamasının sebebinin ülkünün kendisinden değil Turancılardan kaynaklandığını söylüyor. Turancılığın romantik bir hayak değil gerçeğe ulaşabilecek bir ülkü olduğunu belirtiyor. Milli değerler bölümüne Avrupa ile temasa geçen insanların milli benliklerini yitirmelerinden yakınarak başlıyor. Maneviyat ve milli değerlerin insanı hayvandan ayıran başlıca özelliklerden olduğunu söylüyor. Milli kültürünü yitiren bir milletin y

Amin Maalouf - Ölümcül Kimlikler

Resim
Lübnan'da doğup Fransa'da yaşayan, Hırıstiyan bir Arap olan Amin Maaluof bu eserinde 'kimlik' konusunu işliyor. Başta kısaca kendini ve kitabı tanıtıyor. Lübnan'dan Fransa'ya göç edişinden bahsediyor. Kimliğim başlıklı ilk bölümde insanların baskı gördüğü konuda reaksiyon gösterdiğini belirtiyor. Mesela inançları tehdit altında olan insanların dinsel aidiyetlerini ön plana çıkardığını buna karşılık etnik ayrıma maruz kalanların bu durumda dindaşlarıyla bile savaştığı anlatılıyor.  İnsanların her ne kadar aynı soy, din vs. ortak paydaları olsa da birbirlerinden farklı olduğunu söylüyor. Bir ırkı veya din mensuplarını kategorik olarak yargılamanın yanlış olduğuna dikkat çekiliyor. İnsanın kimliğini doğarken kazanmadığını bunun çevreyle oluştuğunu dile getiriyor. İnsanın tek bir aidiyetine dokunulduğunda dahi bütün kimliğinin sarsıldığı söyleniyor. Daha önce sömürgeye, katliama uğramış toplulukların kendi aşırılıklarının dikkate alınmamasından yakınılıyor.